İki kişi, rüzgârın esintisinde salınan bir bayrağı izlerken, bu basit ama derin manzara karşısında fikir ayrılığına düşerler. Biri “Aslında rüzgâr hareket ediyor” der. Diğeriyse itiraz eder “Hayır rüzgâr değil, bayrak hareket ediyor”. Bu tartışmaya kulak misafiri olan Bilge onlara doğru yürüyüp şöyle der:
“Ne bayrak, ne de rüzgâr hareket ediyor; gerçekte hareket eden, yalnızca zihinlerinizdir!”
İnsan, doğası gereği ben-merkezci bir karaktere sahiptir. Bu egosantrik tavır, insanın evrimsel olarak sahip olduğu bir hayatta kalma mekanizması için gerekli olabilir. Hayata dair alacağımız kararlarda ve eylemlerde ilk odağı kendimizde tutmak, yaşamı sürdürmemizi veya dışa odaklı değil içe odaklı yaşamamızı sağlayacak doğal bir özellik sağlar diyebiliriz. Ama bu durum, bununla sınırlı kalmıyor. Ben-merkezcilik bir karakter özelliği olmaktan ve hayata fayda sağlamaktan çıkıp, insanda kendine-saplantıya neden olduğu ve bir kusura dönüştüğü yere ulaşıyor. Ve böylece gerçeklikle sahici bir bağ kurmamıza engel oluyor.
Okumaya devam et “Sorunlarımdan Nasıl Kurtulurum? – “There is No Spoon””