Yaşlı adam yolda hızlı adımlarla ilerleyen gençlere döner ve “Delikanlılar, söyleyin bakalım nereye gidiyorsunuz böyle?” der. Gençler, sanki söyleyecekleri söz önceden hazırmış gibi bir ağız cevap verirler: “Güneşin battığı yere gidiyoruz dayı.” Bu cevap üzerine yaşlı adam “Niye oraya gidiyorsunuz ki?” diye sorar. Sırtında çanta olan genç “Orada çocuklar ölmüyor, aydınlar hapislerde çürümüyormuş. Gençlere de iyi bir gelecek vaat ediliyormuş. İşte bu yüzden biz de gün batmadan yola koyulduk” der büyük bir heyecanla. Bu cevabın karşısında yaşlı adam afallar. Derin bir nefes alır ve sıkkın bakışlarla gençlere dönüp “Demek sizi de kandırmayı başardılar” deyiverir. Gençler aldıkları cevap karşısında hayrete düşerler. Bu sefer diğer genç söze girer ve “Kim bizi niye kandırsın ki dayı? Güneşin doğduğu bu topraklarda kan dökülmeyen bir gün mü var Allah aşkına, söylesene!” der büyük bir hışımla. Yaşlı adam tekrar derin bir iç çeker. Tam ağzını açacakken gözyaşları boşalmaya başlar gözlerinden. Biraz sonra kendini toparlar ve “Dökülen bu kanların müsebbibi kimdir diye hiç düşünmez misin delikanlı?” diyebilir sadece. Tam asabi olan genç cevap verecekken tekrar söze girer yaşlı adam. Ve der ki: “Gidin bakalım, güneşin battığı yerdeki güzelliklere ulaşmak için son gücünüzle gidin. Ama burada dökülen kanları ve neden oraya gittiğinizi sakın unutmayın!”