“Onlar gayba iman ederler”
– Bakara / 3
“Gaybı bilmek Allah’a mahsustur”
– Yunus / 20
Her şeyi yıkarak başlamak, kaçınılmaz bozma dürtüsünün en temel neticesidir. İnsan önce yıkmalıdır; tüm dogmalarını, önkabullerini ve o ana dek hakikat diye nitelediği “gerçek”lerini. Başkaldırmak en büyük erdemdir yeni doğan zihinler için.
Kabuller üzerinden ilerleyebileceğiniz nokta ancak bir bina verecektir size. Temeli hakkında bilginizin olmadığı bir binada oturmak ister misiniz? Hangi çürümelere ve hatalara maruz kaldığı bilinmeyen bir temellendirmenin üzerine inşa edilecek olan fikriyat, tökezleye tökezleye en sonunda yeri öper. Böyle bir acı sonla karşılaşmamak için öncelikle kendimiz bütün önkabulleri yıkarak başlayalım fikri yolculuğumuza.
Soralım: ne yapıyoruz? Kolay bir soru gibi görünebilecek olan bu soru yüce bir borudur. İçinden geçmeniz imkânsız olan bu boruyu inceleyin. Ne görüyorsunuz? Dipsiz bir çukurda debelenen taze kuruntular var. Taze kuruntularınızı yağmur tanelerine bağlayıp göğe fırlatın şimdi. Yapamayacağınız hiçbir şey yok artık, korkmadan yapın! Yıktığımız önkabuller bizi özgür iradenin güçlü kollarına teslim etti ve binlerce fersah uzaklaştı bizden. Özgürüz. Artık ne hesap var ne kitap. Ne öte var ne beri. Ne de yaratan var.
Yaratan yok. Unutun. Bir anlığına unutun sadece. Ve unutmayın ki şimdiye kadarki yaşantınız da ancak bir andı. Nefret suçlarından arınmış zihniniz, körpecik bir genç kızın tecavüzüne ses çıkarmazken nasıl umursamazdıysa şimdi de o kadar umursamaz olsun lütfen. Muhafazakâr zihin pratiklerinizi çöpe fırlatın. “Ulus” denen gayr-i ahlâkî bölünmüşlüğü reddedip sınıfsız bir Marx hayal edin şimdi. Marx’a selam verin. Ve aleykum selam! Unutmadan, mülteci kardeşlerinize kol kanat gerin. Millerce ötedeki katliamlara alkış tutup “İntifadayı destekliyoruz” demeyi de unutmayın. Şimdi Ahmet Kaya açın müzik çalardan. Korkmayın, artık Ahmet Kaya bile serbest oldu bu memlekette. Başımız belâda değil.
Unuttuğunuz bütün zahiri cehennemleri silin bilinçaltınızdan. Bilinçaltınızda bile kalmasın en ufak bir gürültü. Ola ki tekrar geri dönersiniz, şu liberalizme karşı çıkan radikal tutumlarınıza tutulmaya. Kulaklarından altı ok fırlatan bir canavara peşkeş çekmeden önce size el sallayan heyulaya korku salın. Korku salın heyulaya, heyula altı üstü bir hayal çünkü!
Zeminsiz ve zamansız bir toprakta can vermiş olan yedi ceddiniz, sizin kadar entelektüel birikime sahip olmuş olsaydı şimdiye devrimin samimi ızdıraplarında ninni söylüyor olurduk. Unutmayın, ancak karşı çıktığınız kadar varsınız bu gezegende. Başka gezegenlerde ise henüz yaşam formuna rastlanmadı.
Zikretmek hatırlamak diyecek arapça bilen cühela size. Dinlemeyin onları, hatırlamaksızın da zikredebileceğinizi gösterin. Ne asr-ı saadeti ne hatem’ül-enbiyayı düşünmeden, hatırlamadan, umursamadan da Allah’ı zikredebildiğinizi (!) gösterin onlara. Size gülerlerse, pantolonu düşmüş gibi kızarmasın suratınız sakın. Çünkü utanmaya hakkı olmayan bir failsiniz siz. Hiçbir zaman da meçhul olmadınız.
Prizmatik semptomlara istisnalar dikmek istediğiniz zaman fantezi dünyanızın şartellerini indirmenin vakti gelmiş demektir. Modern felsefe de kurtaramayacak artık naaşlarınızı. Çünkü acı çeken her organizma özgürlüğünü haykırır yedi düvele. Maaş bordrosunda yazan rakamlarsa önemsizdir.
Füruata takılıp maslahatı kaçırmayın sakın. Çarpışın, ta ki tüm gücünüz tükensin de devletiniz kalabilemesin ortada. Düşmanlarınız size apışlarıyla gülene kadar titretin namussuz münafıkların ümüğündeki ellerinizi. Titretin ki titresin arz. Titresin ve temaşa etsin ne kadar ahmak olduğunuzu.
Haykırın semaya, az önce rabbini reddeden siz değilmişsiniz gibi. Doğunun ve batının, iki doğunun ve iki batının, doğuların ve batıların rabbi olan Allah sizi elbet duyacaktır. Ancak siz bunun farkına varamayacak kadar ahmaksınız. Üzgün müsünüz?
Yapmayın, ağlamayın lütfen! Kabrimin başında dikilmiş duran siz gerzeklere bu anlattıklarım bile ziyadesiyle fazla. Ağlamayın sakın! Siz de gireceksiniz bu mezara, hem kimseye sormayacaklar bedeninizi toprağa gömerken “yaşarken sağcı mıydı yoksa solcu muydu?” diye.
Biz gayba iman ederiz.
Gaybı bilen ise ancak Allah’tır.
Bu yazı 15/03/2014’te Uçurum Fikir Sanat’ta yayınlanmıştır.